İLMİ ARAŞTIRMALAR
İLMİ ARAŞTIRMALAR  
  Ana Sayfa
  ilmi
  Karikatör
  Usuli Fıkıh
  Tefsir Usulu
  Hadis Usulu Eserleri
  Emsile Ögreniyorum
  İlmi Araştırmalarda Usul
  Usuli Hadis
  Ziyaretçi defteri
  Ayın Bugünki Durumu
  Ayın Hareketleri
  Secavendler
  Akaid Dersleri (sesli)
  İktibas-Yazılar
  M.Sabri Efendi
  İmam Suyuti-Mütevatir
  İmam Birgivı-Usulu Hadis
  Darul Hikme
  Sünnet İnkarcıları
  İktibaslar
Ayın Hareketleri

Ay Takvimi
Ay takvimi konusunda rahmetli onkolog Haluk Nurbaki hocanın şu tespitini birkaç defa okumakta fayda var;

“…
iki türlü takvim vardır arz üzerinde;


Bir tanesi şemsî yani güneşin dönüşümüne bağlı olan takvim. Bugün halen dünyanın büyük çoğunluğunda kullanılan takvim budur.

İkincisi de kamerî takvimdir. Kameri takvimde milletimiz çok iyi bilir gerek Ramazan dolayısıyla gerekse mübarek geceler dolayısıyla senenin belli günlerinde dönüşümlü olarak daha çok on gün fark atarak seyreden bir takvimdir. Bu da kamerin hareketlerine bağlı bir takvimdir.

Arz üzerindeki bir takım olaylara baktığımız zaman aslında arzın biyolojisi kameri takvimle planlanmıştır.

Çiçeklerin açmasından tohumların yetişmesine kadar canlıların doğurmasına kadar hepsi kameri takvime tabidir.

Bunu hepiniz farkında olmadan izlersiniz.

Bütün hayvanların doğum süresi ya 21 gündür ya 28 gündür yahut onun katlarıdır. Yani haftaya tabidir.

Hiçbir doğum biyolojik hadise şemsi takvime göre ayarlanmış değildir. Hepsi kameri takvime göre ayarlanmıştır.

Bunun daha ilginci insan hücresinin vücut içerisindeki mitozudur ki o da kameri takvime ayarlanmıştır.

Bundan dolayı da kanser tedavisi yapılırken tedavilerde duymuşsunuzdur 21. gün 28. gün 15. gün gibi belli hücre mitozlarına göre ayarlarlar.

Demek ki aslında asıl takvim kameri takvimdir.

Fakat kullanılışı itibariyle şemsi takvime nazaran pek pratik değildir. Yani insanlar senenin günlerini gelecek senede aynı günlerde yaşamak isteyecekleri için şemsi takvimi daha çok tercih etmişlerdir.”

Bir de hadiseye şu açıdan da bakabiliriz.

Bilirsiniz devre mülkler var. Yılın belli gününde sıran gelir gidersin. Her sene aynı yere gitmek zorundasındır. Cebinde paran dahi olsa devre mülkünü es geçip serbest bir tatil yapamaz, değişik yerler göremezsin. Bağlısındır yani!

Güneş takvimi de işte belki böyle bağlıyor hepimizi. Kullanımda rahatlık kadar monotonluk da katıyor yani hayatımıza.

Ay takviminde ise daha bir serbestsin. Yılın her ayını/gününü başka başka mevsimlerde, iklimlerde yaşama, tatma imkânın var.

Aynı zamanda bu sebebten her zaman teyakkuz halindesindir.

Yani maaşının günü belli bir memur gibi yan gelip yatıp durmazsın.

Bilincin devamlı açıktır.

Devamlı Ay’ın hareketlerini gözlemler ve de müjdelenen mübarek günlerin yolunu gözlersin. Tembellik yoktur yani.

Bir diğer sonucu; hicrî takvimin tüm günlere, mevsimlere aynı zamanda da insanlara Allah’ın adaletini göstermesi olsa gerek.

Yani bin aydan daha değerli olan Ramazan Ay’ı, hicrî takvimin her sene on gün daha erkene gelmesi sebebiyle her mevsimi tek tek geziyor. Her mevsim manevi anlamda bu bereketli zaman dilimlerinden nasibini alıyor.

Böyle değil de her sene mesela yaz aylarına geldiğini düşünelim. Mevsimlere haksızlık aynı zamanda da bir zorluk olmaz mıydı insanlara?

Ömrü altmış yıl olan birisinin Ramazan orucunu her sene yaz aylarında tuttuğunu düşünün!

Dünyanın istisnai bölgeleri hariç şüphesiz bu insanlar için bir güçlük olurdu ki bu Allah’ın, peygamberleri ile de telkin ettiği kolaylaştırma ilkesine ve de adaletli olma vasfına belki ters düşerdi.

Haluk Nurbaki hocamız, “Hiçbir doğum biyolojik hadise şemsi takvime göre ayarlanmış değildir.” derken, Mevla aklıma yazının başında değindiğim hicrî yılbaşını düşürdü.

Hüzün dedik, çile dedik… Ama doğum cihetinden bakarsak, evet, bu da bir doğumdu belki! İnsanlığa -ki Mekke dönemindeki çekilen bir sancılı dönem sonrasında- büyük bir doğumu muştuladı Hicret, hicri yılbaşı dolayısıyla Hicrî takvim.

Yine aynı noktadan hareketle maziyle bağlantındır, kültürünle göbek bağındır hicrî takvim. Ne’ye yakınsan o’sundur aslında! Ne’yle irtibatın varsa o rabıta seni o’nlaştırır!

Bu babtan bugünkü halimizin de bir fotoğrafı çekilirse durum biraz daha net anlaşılır galiba. Yani hicrî takvim İslam kültürünün ve medeniyetinin hem birleştirici hem kökleri sağlamlaştırıcı çimentolarından biridir Allahualem.

Binaenaleyh Arab toplumundan ziyade merhum Nurbaki hocamızın da belirttiği gibi dünyadaki hayvan-bitki tüm diğer canlıların ve insanların ve de biz Müslümanların asıl ve asil takvimidir Hicrî Takvim.

Bu konuda farklı bilgileri olan kardeşlerimiz, büyüklerimiz varsa bilgilerinden müstefid olmayı arzu ederiz. Bizim kıt aklımız ancak bu kadarına erdi. Eminim ki bunlardan ziyade daha nice büyük ve önemli faydası vardır.

Şüphesiz Allah ve resulü sallallahüaleyhivesellem daha iyi bilir.

Amennâ ve sadakna, semi’nâ ve ata’nâ!

http://groups.yahoo.com/group/inciler/message/18738


İslam Dünyasında Bayram Ne Zaman?--
                                  ]



İLMİ ARAŞTIRMALAR  
 
Duyuru Panosu
DERGİ DÜNYASI
YAKINDA
BEKLEYİN
 
Facebook beğen  
 
 
ÖZGÜR HABER  
 
 
GAZETE OKU  
   
KIRK HADİS  
 

 
TAKVİM & SAAT  
   
Bugün 13 ziyaretçi (19 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol