ALLAH (c.c) ayet-i kerimede şöyle buyuruyor:
وَلَوْ أَرَادُواْ الْخُرُوجَ لأَعَدُّواْ لَهُ عُدَّةً وَلَكِن كَرِهَ اللّهُ
انبِعَاثَهُمْ فَثَبَّطَهُمْ وَقِيلَ اقْعُدُواْ مَعَ الْقَاعِدِينَ
(Tevbe, 46)
Ve lev erâdûl hurûce le eaddû lehû uddeten ve lâkin kerihallâhunbiâsehum fe sebbetahum ve kîlak'udû meal kâidîn (kâidîne).
1. |
ve lev |
: ve eğer |
2. |
erâdû el hurûce |
: çıkmak istediler |
3. |
le eaddû |
: elbette hazırlık yaptılar |
4. |
lehû |
: ona, onun için (savaş için) |
5. |
uddeten |
: bir hazırlık |
6. |
ve lâkin |
: fakat, lâkin |
7. |
kerihe allâhu |
: Allah kerih gördü |
8. |
inbiâse-hum |
: onların tutumu, davranışları |
9. |
fe sebbeta-hum |
: böylece onları alıkoydu |
10. |
ve kîlak'udû (kîle uk'udû) |
: ve "oturun, (orada) kalın" denildi |
11. |
mea el kâidîne |
: geri kalanlarla birlikte |
"Eğer (cihâda) çıkmak isteselerdi, onun için bir hazırlık yaparladı. Fakat Allâh, onların davranışlarından hoşlanmadığı için onları durdurdu: "Oturan(kadın ve çocuk)larla beraber oturun!" denildi." (Tevbe, 46)